Monthly Archives: February 2013

Habanera

Sabahın 4’ü gecenin demi üzerimde, oturdum tercüme edeyim dedim, umarım yanlış tercüme yoktur, her dinlediğimde beni etkiler, bence, mezzo-soprano için en güzel aria’lardan birisi habanera, yaşıtım, Malezyalı Siti Nurhelaza’dan dinlemeyi isterdim ama çok aramama rağmen bulamadım, artık diğer yaşıtım ve opera ile adaş olan Carmen Monarcha…

aşk ask bir kuştur
kimse onu evcilleştiremez
Onun düşünmen nafile
En iyisi aşkı reddetmek

Tehditlerin veya yalvaran sesin bir anlamı yok
ilk söz en güzelidir ve gerisi dilsizdir
Sessiz olan benim tercihimdir
Ben onu hayal ederken o annesini seçer

Aşk, Aşk, Aşk

Aşk çingene çocuğudur
Kanunlar! onları aşağılamaktan zevk alır
Sen beni sevmeyeceksen ben seni seveceğim
Ve ben seni seversem dikkat et!

Dikkat et!

Beni sevmezsen,
Beni sevmezsen, dikkat et!
Ve ben seni seversem Ve ben seni seversem
Dikkat et.

Dikkat et! Beni sevmezsen
Beni sevmezsen ben seni seveceğim

Dikkat et!

Ve ben seni seversem, ben seni seversem
Dikkat et!

Yemlediğini düşündüğün kuş
Kanatlandı ve uzaklara uçtu
Aşk uzaktayken seni bekletir
Vaz geçtiğinde, yolu bu değildir

Hepsi seni yuvarlar ve kanatlandırır
Gelir gider ve yine gelir
Onu yakaldığını sanırsın ve o utangaçtır
Uzak durduğunda, seni yakalamıştır

Aşk! l’amour! Aşk!

Aşk bir çingene çocuğudur
O kurallarla alay etmeyi sever
Sen beni sevmezsen ben seni seveceğim
Ve ben seni seversem dikkat et

Dikkat et!

Sen beni sevmezsen, sen beni sevmezsen, ben seni seveceğim

Dikkat et!

Ben seni seversem, ben seni seversem, dikkat et!…

Faydasız İlim

Gecenin saat 3’ü ve canım sıkıldı. Birden bu kadar işle uğraşıyoruz ama şu meşhur “faydasız ilim” nedir acaba diye bir soru kapladı içimi.

Ardından soru şu boyutu aldı, acaba faydasız ilim gerçekten var mı? Yani aslında soru “faydasız ilim” bir zarf mı isim mi sorusu kadar basit. Yani şayet zarf ise bir mazrufu var ve ancak bununla varlığını idame ettirir bununla var olur, isimse varlığı tek başına yeterlidir demek istiyorum.

Örneğin sarı bir renktir ve Farabinin felsefesine göre sıfat olduğu için varlığı bir cevhere yani maddeye bağlıdır. Örneğin “sarıyı bana gösterin” desem göstermek için ikinci bir varlığa ihtiyaç duyulur (araba sarı, masa sarı vs.) tek başına bir varlık gösteremez.

Öte yandan Leibniz’in monadolojisini yanlış hatırlamıyorsam her varlık modanların içinde, ki monadlar dünyayı kodlayan en ufak parçacıklardır, bulunmaktadır. Bu felsefeyi daha sonra “quantum safsatacıları” sahiplenmiştir ve hatta bir anlamda Star Wars efsanesindeki midi-chlorian buradan esinlenmiştir. Yani sarının varlığı için bir başka varlığa ihtiyaç yoktur o aslında her varlığın içindedir.

Şimdi soru şu, faydasız ilim kişiye göre mi faydasız yoksa hiç kimse olmasa da faydasız ilim diye birşeyin varlığından söz edilebilir mi?

Elbette ilimin varlığı epistomolojinin ilgi alanı, herhangi bir bilginin varlığı veya yokluğunu burada tartışacak değilim ama düşünüyorum da faydası olmayan bir ilim bulamıyorum. Yani aslında her ilim kullanılma şekline ve kullanan kişiye göre faydasız oluyor gibi. Aynı şekilde aynı ilimi başka birisi oldukça faydalı işler yapmak üzere kullanabiliyor.

Örneğin istanbul boğazının en dar noktasının kaç metre olduğunu bilmek benim ne işime yarar? Hiçbir işime yaramaz, bu yaşıma kadar da yarayacağı bir şey başıma gelmedi, ve gerçekten de bu yazıyı yazarken bilmiyorum. Ancak boğaz köprüsü yapacak birisi için oldukça önemli hatta bir de emlak rantı peşinde koşan emlakçıysanız çok daha önemli denilebilir.

Şimdi soru şu, ben bu bilgiyi bilmediğim için bir işime yaramadı ama acaba biliyor olsaydım yarar mıydı?

İşte sanırım bu sorunun cevabını hiç kimse veremeyecek.

Soruyu hemen tersten soranlara da söyleyeyim, yani “bildiğimiz herşey bir işe yaramıyor ki” diyenlere, dedim ya bildiğiniz şeylerin yarayıp yaramaması sadece o bilgiyi sizin için faydasız yapar, o bilginin aslında hiçbir faydası olmadığı anlamına gelmez.

Peki bu kadar şeyin sonucu nedir?

Bence sonucu şudur: faydasız ilim yoktur, ilimden faydalanmasını bilmeyen vardır, yani faydasız ilim ile kastedilen budur, ilimden faydalanmayı bilmek de yine bir ilim gerektirir. Hatta bir zamanda bir kişi için faydasız olan ilim aynı kişi için başka bir zamanda faydalı (veya tam tersi) olabilir.