Üniversite tercihlerinde söylenmeyenler.
17 yıldır üniversitenin çeşitli seviyelerinde bulunuyorum. Çok sayıda ders aldım, ders verdim. Toplamda 10 farklı üniversitede çalıştım. Çok çeşitli öğrenci profilleri ile konuşma, tanışma imkanım oldu. Sonunda üniversite tercihleri sırasında öğrencilere hiç söylenmeyen gerçekleri yazmaya karar verdim. Benim bölümüm bilgisayar mühendisliği ve buna göre yazacağım ancak siz farklı bölümler için bu yazıyı belki yorumlayabilirsiniz.
- Üniversite tercihinizi gelecekteki çevrenizi oluşturmak için yapın. Üniversitelerde verilen içeriklerin hepsi aslında sonradan veya farklı yerlerden öğrenilebilecek bilgilerdir. İşte, çok sayıda uzaktan eğitim fakültesi açıldı ve bir şekilde bilgi, internetten verilen derslerle öğrencilere aktarılıyor. Bir üniversiteye gitmenin birinci avantajı, beraber ders aldığınız, beraber proje yaptığınız arkadaşlarınızın, gelecekte sizin en büyük destek ekibiniz olmasıdır. Aynı alanda bu insanlarla çalışacak ve başınız sıkıştığında belki ilk arayacağınız insanlar bu gruptan çıkacak. Kimsenin kimseyi tanımadığı, veya mezunlarının farklı alanlara kaydığı bir bölüm / üniversite seçimi yerine size ömür boyu destek olacak arkadaşlarınızı edineceğiniz tercih yapmanız en önemli faktörlerden birisidir.
- Üniversite tercihinizi yapmadan önce, mutlaka mezuniyet sonrasını ve hatta mezun olduktan 20 yıl sonra nerede olmak istediğinizi gözden geçirin. Evet henüz lise çağındaki bir öğrencinin 25-30 yıllık bir plan yapması imkansızdır ama kendinizi biraz olsun tanıdıysanız, memur mu? masa başı bir iş mi? Heyecan ve riski yüksek bir iş mi? İstediğinize karar verebilirsiniz. Hiçbirşey yapamıyorsanız en basitinden insan ilişkileriniz nasıl? Arkadaşlarınız ile ilişkileriniz nasıl? Bunları gözden geçirin. Çok girişken birisi iseniz ona göre bir meslek, içine kapalı bir yapınız varsa ona göre bir meslek seçin. Unutmayın ki, yanlış tercih herşeyin sonu değil. Örneğin mezuniyet sonrası tamamen farklı bir alanda ikinci üniversite okumanız, veya yüksek lisans yapmanız her zaman mümkün ancak kaybınız geçen zaman olacaktır. Sonuçta her üniversite eğitimi bir şekilde maddi bir yük getirir ancak daha önemlisi kaybettiğiniz zamandır. Para bir şekilde çalışılıp yerine geri konulabilir ama hayatınızın, gençliğinizin en güzel zamanları bir daha geri gelmeyecek, o yüzden bu zamanı çileli ve sıkıntılı geçirmek veya hayatınız boyu kullanacağınız bilgiler edindiğiniz ve başarı kazandıkça mutlu olduğunuz bir sürece dönüştürmek sizin elinizde. Sonuçta ilginiz, merakınız olmayan bir alanda başarı kazanmanız çok zor.
- Mutlaka bir farkınız olsun. Herkes gibi olan zarardadır. Mesela bilgisayar mühendisliği okuyan öğrenciler için 3 temel fark göze çarpar. Birincisi çok başarılı ve yüksek notla mezun olmaktır ki akademik olarak yüksek lisans veya iş mülakatlarında önünüzü açar. İkincisi okurken çalışmaktır ki genelde iş mülakatlarında önemli bir artıdır ve hem ne yapacağınıza daha iyi karar vermenizi sağlar hem de ilerideki çevrenizin yavaş yavaş oluşmasını sağlar. Üçüncüsü ise bazı teknolojilerde uzmanlaşmaktır. Örneğin çeşitli firmaların sertifika imtihanları oluyor, bunların bazıları gerçekten gereksiz ama bazıları size iş garantisi sunacak kadar zor ve değerli. İşte mezun olmadan önce mutlaka bu üç özellikten birisini edinin. Peki bunların tercih ile ne alakası var derseniz, tercihleriniz sırasında iş bulmanın kolay olduğu bir şehir seçmek veya derslerinize yoğunlaşabileceğiniz bir üniversite seçmek sizin elinizde. Yeni mezunların çoğu “5 yıl tecrübeli” eleman ilanlarından şikayet ederler. “herkes tecrübeli eleman arıyor, yeni mezun nasıl iş bulsun” derler. Bu bir açıdan doğrudur ama siz karşınızdakine (iş veren) birşey veremezseniz karşınızdaki de size iş vermez. Tam da bu sebepten, mezun olana kadar mutlaka birilerine bir “faydanız dokunacak hale” gelin.
- Seçeceğiniz üniversitenin ders içeriğine mutlaka bakın. Burada çok önemli iki unsur var. Birincisi uygulama (laboratuar) saatlerinin fazla olmasına dikkat etmenizi tavsiye ederim. Çünkü teorik dersler adı üstünde teoriktir ve benim gördüğüm kadarıyla öğrenciler dersi geçene kadar çalışır sonra final imtihanının akşamında henüz bilgisayar bilimlerinde bile bulunmamış bir teknoloji ile hafızalarını silerler. Oysaki uygulamalar kalıcı olur ve size uzun vadede fayda sağlayacak çoğu şeyi uygulama derslerinde öğrenirsiniz. Aynı eğitimi veren ve 4 sene boyunca 3-4 ders dışında uygulama yapmayan üniversiteler dışında hemen hemen bütün bölüm derslerinde uygulaması olan üniversiteler de bulunmaktadır. Bunu anlamanın bir yolu ders içeriklerine bakmaktır. Örneğin ders kredilerine bakın, mesela 3+0+2 gibi bir kredi ifadesi, 3 saat teorik 0 saat uygulama 2 saat laboratuvar anlamındadır. Yani ilk sayıdan sonraki sayılar ne kadar fazlaysa o kadar iyi demektir. Diğer bir anlama yolu ise bölümdeki asistan sayısıdır. Bir bölümde ne kadar çok ders asistanı varsa o kadar iyidir. Örneğin asistan sayısının hoca sayısından az olduğu bölümler hatta sadece 1 veya 2 asistan olan bölümlerde uygulama derslerinin az olduğunu anlayabilirsiniz. Normali, hoca sayısı kadar ders asistanı bulunmasıdır. (özellikle ders asistanı diyorum çünkü araştırma asistanları uygulamaya gelmez laboratuvarda araştırma yapar ve bu asistanları belki hiç görmezsiniz)
İkinci önemli unsur ise, size okutulacak derslerin diğer üniversiteler ile farklarıdır. Bazı üniversite / bölümlerde bazı çok önemli dersleri verecek hoca olmadığı için bu dersleri açmak yerine gayet gereksiz derslerin zorunlu olarak okutulduğu oluyor. Böyle bir sürprizi belki mezun olup bir işe girdiğinizde ancak anlıyorsunuz. Başınıza gelmemesi için ya bu meslekteki tecrübeli birisinden ders listesini (müfredat, curriculum olarak da geçer) incelemesini rica edin veya diğer üniversitelerin ders listesi ile karşılaştırıp fazla / eksik dersleri çıkarıp bu derslerin ne kadar önemli olduğunu araştırın ve buna göre karar verin. Örneğin bazı üniversiteler hocalarının uzmanlığı itibariyle donanım ağırlıklı eğitim veriyor ve siz bir yazılım firmasında iş hayali kurarak girdiğiniz bölümden (ki Türkiye’deki sektör gerçekleri, yazılım uzmanlarına duyulan ihtiyacın kat ve kat daha fazla olduğu yönündedir) bu konudaki ihtiyacınız olan dersleri hiç almadan mezun olabiliyorsunuz.
5. Mezuniyet sonrasında nerede olmak istediğinizi iyi düşünün ve buna göre üniversite tercih edin demiştim. Peki isteklerinize karar veremiyorsunuz, veya iyi kötü bazı kararlarınız var ama hangi üniversitenin size uygun olduğunu nereden anlayacaksınız? Bunun için üniversite / bölümlerin mezuniyet derneklerini, mezun profillerini iyi araştırın. Hatta çoğu sosyal ağda bu mezunlara ulaşmak mümkün, düşündüğünüz üniversite /bölüm mezunlarını bulup neler yaptıklarını üniversite hakkında ne düşündüklerini sorun, size en iyi bilgiyi verecek kişiler bu mezunlardır.
6. Üniversite/bölüm tercihi yazmamın sebebi bu ikisinin bir arada anlamlı olmasıdır. Mesela çok iyi bir üniversitede, sizin istediğiniz bir bölüm, çok kötü bir üniversitedeki aynı bölümden daha kötü olabilir. Bu yüzden tavsiyem tam olarak bölüm ve üniversiteyi birlikte araştırmanızdır. Üniversiteye bakıp bölüme veya bölüme bakıp üniversiteye karar verilmez.
7. Alacağınız eğitimin kalitesini belirleyen birincil faktör ne kampüs, ne laboratuvar imkanları ne de kütüphanedeki kitap sayısıdır. Birincil faktör sizin eğitiminizi veren öğretim elemanlarıdır. Mutlaka ve mutlaka kaç adet tam zamanlı hoca olduğuna, bu hocaların ders yoğunluklarına, hocaların dengeli dağılıp dağılmadığına (örneğin prof, yrd. doç sayıları arasında uçurum olmamalıdır) dikkat edin.
Yukarıda, şimdiye kadar genelde tercihler sırasında çok söylenmediğini düşündüğüm tecrübelerimi ideal durumları ile verdim. Elbette ideal bir üniversite yok. Size her maddenin neden önemli olduğunu da açıklamaya çalıştım. Bunlara bakarak kendi önceliklerinize göre bir tercih yaparsınız. Yukarıdaki listede olmayan ve tamamen duygusal olarak yazacağım son uyarım ise, lütfen ama lütfen Teknoloji fakülteleri, uzaktan eğitim fakülteleri, açık öğretim fakülteleri gibi fakültelerden mühendislik eğitimi, özellikle de bilgisayar mühendisliği eğitimi almaya çalışmayın. Evet biliyorum, bunlar da YÖK’ün onayladığı, bu ülkenin eğitim kurumları ama YÖK’de hata yapar ve bence mühendisliği böyle sulandırmak bir hatadır, bunun bir parçası olmamanızı kişisel olarak tavsiye ediyorum.
Recent Comments