Yazan : Şadi Evren ŞEKER
Evet günlük hayatımıza giren bilgisayar virüsleri ve vücüdumuza hergün giren ve çıkan sayısız biyolojik virüs ve sosyal hayatımızın, toplumun bozulması veya bir amaç uğruna yoğrulmasını hedefleyen sosyal virüslerin yanında acaba bizler, birey olarak, hiç fark etmeden birer virüs gibi, birilerinin işine gelen şeyleri topluma bulaştırıyor olabilir miyiz?
Ne yazık ki uzun süredir bilerek veya bilmeyerek bunu yapıyoruz. Hem bilişim dünyasında çok da hızla yapılan bir iş bu. Bu yazıyı yazmama sebep olan olay basitçe microsoft firmasının yeni office paketi 2013. İlk izlenim olarak çok fazla yeni şey getirMEyen ve bir devrim niteliğinde olMAYan yeni paketin ilk karşılaştığım ve hayatıma hemen etki eden en büyük özelliği office 2013 ile kaydettiğim dosyaları başkalarının açamıyor olması.
Aslında biz bu filimi daha önce gördük. Hemen her sürümünde bir uyuşmazlık sorunu olarak kendi ürettiği eski office paketleri tarafından bile desteklenmeyen yeni dosya yapıları getiren microsoft bir kere daha “benim ürünümü satın alırsanız ömrü 2 yılı geçmez” kaidesini hatırlatıyor ve artık bir önceki office paketinin kullanılamaz hale geldiğini duyuruyor.
Henüz kontrol etmedim ama adım gibi eminim, eski sürümlerin yeni dosya yapısını desteklemesi için çevirmeye yarayan (converter) çok sayıda 3. firma tarafından piyasaya sürülen yazılım olduğundan eminim. Bu da bir sektör oluşturmanın ve para kazan(dır)manın farklı bir yolu.
Gelelim son kullanıcının nasıl virüs olduğuna. İşte 2013 kullanıyoruz ya, geçen hafta kaydedip yolladığım bir sunum dosyasını açamayan 2 arkadaşım bugünlerde 2013 için fiyat arayışındalar.
Eskiden virüs yazanların hatırı sayılır bir kısmı üniversitedeki gençlerdi. O zamanlar çok gelişmemiş olan siber suç mücadelesi ve bunları içeren kanunların da el vermesiyle, üniversite sunucularından yayılmaya başlayan virüsler azımsanmayacak kadar çoktur. Hatta hayatımızı değiştiren çoğu şeyin bir şekilde amerikadaki bir kaç üniversite ile yolları mutlaka bir yerlerde kesişmiştir.
Sanırım microsoft ve diğer firmalar bunun farkında ki, üniversite kullanıcılarına mümkün olan en uygun fiyattan! son teknoloji ürünlerini veriyor. Eh günde ortalama 7-8 saat bilgisayar başında geçiren birisi olarak da bu virüsü istemeye istemeye bütün dünyaya yayıyoruz.
Ne diyelim her açıdan bakıldığında başarılı bir pazarlama stratejisi. Zaten “işletme bilimini” bu yüzden seviyorum. Bilgisayar bilimlerindeki çoğu çığır açan fikir (örn. oyun teorisi, genetik algoritmalar, veri madenciliği v.b.) işletmeden alınmadır. İşletme biliminin en önemli özelliği aynı zamanda ampirik bir bilim olması ve deneye dayalı sonuçları topluma adapte edebilme özelliğidir.
Şöyle bir bakınca nereden nereye dedirtecek nezle virüsünden microsoftun office pazarlama stratejisine giden bir yol, gerçekten ibretlik. Üzücü olan ise, nezle virüsünü kapan her bireyin istemeyerek de olsa bu virüsü yayması gibi, bizler de bir firmanın virüs gibi bize enjekte ettiği ürünleri yayıyoruz. Hem de bunun yayılmasını kolaylaştırmak için özel olarak tasarlanmış İnternet üzerinden.
Recent Comments